ceylin

Lilypie Kids Birthday tickers Lilypie Kids Birthday tickers

29 Temmuz 2010 Perşembe

NEDEN İKİNCİ ÇOCUK?


Aslında hiç aklımda yoktu ikinci çocuk meselesi hoş birincisi içinde aynısı olmuştu ya neyse. Biraz daha zamanı var sonra düşünürüz diyordum. Ceylin biraz daha büyüsün, kendine yetebilsin, bende kendimi bir toparlayayım diyordum kiiiii... Sevgili spiralim beni bırakmaya karar verdiğinden beri kullanmaya başladığım doğum kontrol hapını bırakmak ve implant ile korunma hakkında konuşmak üzere sevgili doktorum Altuğ Semiz’e gittim. İşte ne olduysa orda oldu. Kafamda bin tane soru işareti ile çıktım odasından.


Bana öncelikle çok sevdiğim Bahtışen hemşire ikinciyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Bende henüz cesaret edemediğimi belki ilerde düşünebileceğimi söyledim. O da çok iyi düşünmemi birinci büyüdükten ve paçayı kurtardıktan sonra ikinci çocukla aynı maceraya tekrar atılmanın beraber büyütmekten çok daha zor olduğunu, birincinin okul sorunlarıyla uğraşırken diğerinin meme emmesi için çabalamanın daha yorucu olduğunu,şimdi olsa kesinlikle peşpeşe çocuk doğuracağını söyledi. Daha önce başka arkadaşlarımdan da benzer fikirler almıştım ama bu seferki beynimde küçük bir şimşek çaktırdı. Acaba...dedim???

Sonra doktorumla görüşürken de aynı konu gündeme geldi. Kendisi malesef ben hamile kaldığım sırada askere gitmek zorunda kaldığı için doğumumu onla yapamamıştım ama Ceylin’i ultrasonra ilk gören doktordur kendisi ve cidden çok sever. Hatta bir keresinde “ benimde sizinki gibi bir kızım olacağını bilsem hiç düşünmem” demişti. O da bana eğer ikinciyi düşünüyorsan 30’unu geçmemeni tavsiye ederim deyince, ben de ona eğer ikinci olacaksa bu defa normal doğum istiyorum bunu yapabilecek misiniz peki dedim? Şaşırtıcı bir şekilde neden olmasın şimdi dikişlerinizin durumuna bakarız eğer uygunsa normal doğumda yapabilirsiniz elbette dedi. Veeeee bingo!!!!!! Sağolsun doğumumu gerçekleştiren doktorum Cihangir Yılanlıoğlu karnıma çift dikiş atmış. Hatta doktorumun deyimiyle kesi yapılan bölge ile yapılmayan arasında hiç fark yokmuş. Üstelik en çok korktuğum ikiz hamilelik riski de benim için geçerli değilmiş. Eşimin annesi ikiz olduğundan bu risk hep beni korkutuyordu. İkinci çocuk beklerken üç çocuklu olmayalım diyordum. Bu risk anne tarafında ikiz durumları olduğunda artan bir olasılıkmış. Yani ben yırttım, Eda’cığım ne yapacak bakalım . Üstelik implantı taktırdığımda bu bana 5 sene koruma sağlayacak 1-2 sene sonra hadi ikinci olsun dersek buda çocuk oyuncağına dönmüş olacak tak-çıkar.

Eee durum böyle olunca doktorcuğum beni implant konusunu tekrar düşünmek üzere evime yolladı. Kafamda bütün bunların uğultusu ile eve gelip eşimle paylaştım. Tabi yüzü aydınlandı bunları duyunca, hatta gidip doktorumu alnından öpmek bile istedi.

Bundan sonra aldı mı beni bir düşünme. Her ayrıntıyı düşünüp planlamalıyım ya. Bu huyumu hiç sevmiyorum ama bırakamıyorumda. En başta bu fikre kendimi alıştırmalıydım kendimi tartmalıydım “buna hazır mıyım? Yada hazır olabilir miydim? “ peki ya doğum sigortası.... ve kafamdaki cevap bekleyen bir dolu soru??? Kısacası hazırlıksız yakalanmıştım.

Bir gün oturup bütün artıları eksileri kağıda yazdım. Eşimede eksiler hanesindekileri okuyup çözüm önerilerini dinledim. En az benim kadar onun da hazır olması gerekiyordu artık. Evde ilgi isteyecek iki afacan olması biraz zorlayıcı bir durum ne de olsa...

Her ne kadar imkanları uygun hale getirerek ikinci çocuk planları yapsak da ben hala kendimi her an vazgeçebilirmiş gibi hissediyorum. Bazen Ceylin öyle zor bir çocuk oluyor ki “deli miyim neyim birde bunlardan iki tanesi ile uğraşmaya kalkıyorum” desem de zaman ne gösterir bilemiyorum. Gerçi Ceylin bu planlarımızdan bihaber olduğu halde şimdiden sağa sola kardeş siparişi vermeye başladı bile .

İçimdeki diyorki...

Bu aralar kızımla istediğim gibi ilgilenemediğimi hissediyorum.Neden mi? Aslında bunun birkaç değişik nedeni var ama ilki evimizde daha doğrusu balkoumuzda misafir ettiğimiz bir anne+8 yavru golden retriever.

 Ceylin onları çok sevdi. hatta evimizin tüm olumsuz koşullarına rağmen acaba bir yavruyu da biz mi evlat edinsek diye düşündürtmedi desem yalan olur. Yavruların hepsine bonibon diye isim taktı Ceylin. Tamamen kendi bulduğu bir isim (nerden de aklına geldiyse...).

Camdan onları izlemek, dışarı çıkarıp oynamak halası ve Şedat yemeklerini verip temizliklerini yaparken onlara bakmak çok hoşuna gidiyor. Hayvan sevgisini küçük yaşta öğreniyor diye seviniyorum.

Ama kafamdaki aktiviteleri yapamamak da beni rahatsız ediyor. Sanki zamanı iyi kullanamıyormuşum gibi bir his kaplıyor içimi. Ayrıca evde yapılması gereken ufak bir değişiklik ve onun başımıza açtığı daha büyük işler yüzünden de akşamlarımı istila eden işler var. Mesela dün akşam ki birkaç saatimi gardrop boşalmaya ve mümkün mertebe düzenli bir şekilde hurçlara doldurmaya harcadım güzelim zamanımı. İnşallah bu haftasonu yapılacak büyük temizlikten sonra herşey daha düzenli ve keyifli aktivitelerle dolu olacak. Bir de bütün bunlara Ceylin'in anneannenin sokağında gezip oynama hevesini eklerseniz nerdeyse yatma saati gelmiş de geçmiş bile oluyor. Bana da o uyuduktan sonra bugün de günlük koşuşturmaca ve işlerle geçti zamanımız diye hayıflanmak kalıyor. Mümkün olduğunca yaptığım işlere onuda dahil ediyorum ama gelişimine ne derece katkısı oluyor bilemiyorum. Ceylin halinden pek de şikayetçi görünmüyor. bütün bu olumsuzluklar yanında olumlu şeyler de var onlarıda soylemezsem haksızlık etmiş olurum.
Son günlerde Ceylin de etrafında gördüğü şeyleri sayma isteği sıkça ortaya çıkıyor. Banyodaki muslukları saymak, sokakta gördüklerini saymak, odadakileri saymak... Birde salonda Ceylin için yeni düzenlediğim çekmecelerin çok faydasını gördüm.


Bazen kendiliğinden gidip çekmecesinden ponponlarını yada misketleri alıp maşa, kaşık yada elle aktarma çalışmaları yapıyor. Sanırım ev düzeni tam oturana kada yapabileceğim birşey yok. umarım bundan sonraki günlerde yazın tadını çıkarırken eğlenceli ve eğitici şeyler yapabiliriz benimde içim rahatlar.

23 Temmuz 2010 Cuma

Merhaba...

Burası...
  • Kızım ve eşimle renklenen hayatımızdan küçük kareler bulabileceğiniz mütevazi blogumuz.
Burası...
  • Neşeli, hüzünlü, komik fotoğraflarımızı paylaşacağımız mini albümümüz.
Burası...
  • Güldüren, hüzünlendiren, unutulanı hatırlatan anılarımızın defteri.
Burası...
  • Bizim güncemiz.

Hoşgeldiniz, hoşgeldik...